ÇİLEKTEKİ NEFRET
Yazarımız : Ceyda Kılınç
Beğenerek okuduğum bitsin de sonu ne öğreneyim diye çırpındığım bir kitaptı.
Sonu da bre o kadar şaşırttı beni.
Sonsuz ve sınırsız olanaklara rağmen, özellikle genç kuşağın toplumla, aileleriyle ve kendi aralarındaki iletişimsizlikleri
Romanın başlıca çıkış noktası, günümüzde yaşanan 'iletişimsizlik' olgusu.
Ceyda Kılınç, karakterlerini psikoloji verileri doğrultusunda yaratmış.
Özellikle biricik kızları Cansın'a kardeşlik etmesi için zengin teyze tarafından kız kardeşinden alınan Naz'ın, karanlık dünyası, içindeki derin nefret, kıskançlık ve acımasızlık, derinlemesine irdeleniyor.
Romanın ana kurgusunda da bir kaza sonucu hastanede yatan ünlü bir film ve tiyatro oyuncusunun özel hemşiresine anlattıkları, zamanda geriye dönüşlerle anlatılıyor.
Bu sayede şimdiki zaman içinde, kahramanın önceki yaşantılarına, çocukluk anılarına tanıklık edebiliyoruz.
Naz'ımızın (aslında Nazmiye'nin) anılarını anlatması kırk gün sürüyor.
Müge hemşire her gün geliyor kendini Cansın gibi anlatan Naz'ı dinliyor.(ismini kendisi beğenmeyip değiştiriyor hanımefendi)
Sonlara doğru, senaryonun yaşama, yaşamın senaryoya dönüşümlerinin kafa karıştırıcılığı heyecan katıyordu benim okuma hızıma :)
Ailenin sunduğu her türlü maddi ve manevi desteğe rağmen kardeş olamayan iki kızın kıskançlıkları,
aşkları ve hırslarını anlatıyor Çilekteki Nefret'te.
Kıskançlık nefrete dönüşünce hain planlar devreye giriyor.
Çareyi ölmekte bulan kahramanımızı romanın sonunda müthiş bir süpriz bekliyor.
Kurgusal açıdan gizem, merak ve heyecan boyutuyla akıcı ve doğal diyaloglarıyla, okuru şaşırtan sonuyla bir film tadı bırakan Çilekteki Nefret, kelimenin tam anlamıyla genç bir roman.
gerçektenn çooook qüzel bir kitapp merakla sayfaları okuya okuya 1 qünde bitirdim ki ben kitap okumayanlardanımm :D
YanıtlaSilAh bu kitap da benim yorumlama da acemi olduğum sıralar yayınladığım bir gönderi :) Görünce utandım kendimden resmen şu an :)
Sil