Önceden farkında olmadan büyürdüm. 'Her geçen yıl bir önceki yılki aklını beğenmeyeceksin.' derdi üstadım.
Artık görüyorum ki büyüdüğümü fark edebiliyorum. İnsanı acı olgunlaştırır derler doğrudur. Hatta yaşantılarımızdaki acılar olgunlaşmamıza tek sebep bence.
Nasıl ki?
Mesela çok seversin birisini. İnsan olarak. Yani ille de karşı cins olması ya da aşk olması gerekmez aradaki duygu bağının adının. Onunla vakit geçirmek, onu daha çok görmek istersin. Özlersin,yanından ayrılmadan daha. Yoluna sensiz devam etmeyi seçtiğinde, o insan için aynı anlamı ifade etmediğinin farkına varırsın. Acırsın içten içe. Öyle sızlar ki kalbin... Hayatımda kalsaydı tek de konumunu kendi belirleseydi dersin. Senin için en özel köşededir kalbinde tabi ama o ne kadar kalmak isterse ya da neresinde kalmak isterse kendi belirler. İtiraz etmezsin kalsın yeter ki. Buna bile razı olabilirsin. Çok seviyorsun ya. Dayanamazsın -ya da öyle sanarsın- onun yokluğuna.
Veya mesela bir ölüm çalar kapını.
Başkalarından dinlediğinde onlar için üzülüp dualar etmeye benzemez.
Ölüm soğuktur derler. İnanmam...
Fırtına soğuktur, yakar mı?
Senin için özel bir kişinin artık yok olmuş olması soğuk mudur? Yakar kavurur yüreğini.
Benzemez başka hiçbir şeye.
Çabalamayın. Hayalini bile kuramazsınız. Kuramayın da zaten.
Yaşanmışına yakın bile düşünemezsiniz...Hem hayaller mutluluklar barındırmalı.
Üzüntüler yaşamın içinde yeteri kadar varken, insanlar hayallerde, rüyalarda mutluluk toplamalı ki hayatın katlanılabilecek olduğuna dair umut besleyebilsin.
Doğum mu başlangıç?
Onu da gördüm. Doğmadan sonu gelmiş bir hayata şahit oldum. En ağır tecrübemi sorsa biri bugün, ölüm demem asla. Belki dünyaya gelmiş olduğuna hiç bir zaman şükretmeyecek. Büyüklerin hataları yüzünden, küçük bedenlere büyük yükler binecek. Kaybedenin sen olacağını zaten bildiğin bir maça 1-0 yeni başlamak nasıl hazmedilir ki?
Benim için ifade ettiği anlam değişmeden önce de çok severdim Murat İnce'den dinlediğim bir şiiri. Kısa bir alıntı vereyim. Geçmeli en azımdan bu duygu yüklü paylaşımımda.
'Adı Kader'di. Kadersizliği adında gizliydi.'
Yani ille o can acımalı... Acımalı ki kavrayasın mutlu anların sahteciliğini, geçiciliğini...
Hayaller kalır geriye yine. Tutunman gereken, kendini avutman için.
Hayaller kalır geriye yine. Tutunman gereken, kendini avutman için.
Ahh.
Tıkandım yine.
Ufak bir duraksama molasından sonra neler geçecekse gönlümden onlar çıkacak dilimden.
...
Birikim iyidir. Kötü tecrübeler biriktirdim. Gördüm, yaşadım dediğim onca şeye rağmen hala daha fazlasının karşıma çıkabileceğini biliyorum bu sayede. Karşına oturup seni saatlerce hayranlıkla dinleyebilirim diyen insanlar oldu etrafımda. Övünmek değil maksadım bu hususta ama ben hayranlıkla dinleyebileceğim insanlarla neden karşılaşamıyorum. Gerçi hakkını yiyemem. Var bir tane, altı aydır aynı şehirde barınıyor olsak da yüzünü görüp de cennetlik olamadığım.
...
Kıyılır mı be bana?
İncitemem ki ben insanları.
Tabi tak dememişse canıma..
Ben niye incitilemeyenlerin üyesi sayılamadıysam artık ummuduğum insanlar tarafından.
...
Yıprandım.
Her şeye gücüm var, çoğu zaman tökezlesem de, bitkin düşsem de.
Elimden tutulup da kaldırılmak isterim elbet.
Öyle bir seçenek sunmuyorsa bana hiç kimse...
Arayamam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sizler benim için önemlisiniz.
Vakit ayırıp okuduğunuz yazıma bir de yorum atmak istediniz.
Sevindim.