24 Mart 2014

Bu Haberi Okumadan Sigorta Yaptırmayın!


Bir süredir iletişim çalışmaları çok dikkatimi çeken bir sigorta firmasından bahsetmek istiyorum bugün. Sigortanın kolay hali sloganıyla piyasaya çok hızlı bir giriş yapan Generali Sigorta’nın özellikle Zorunlu Trafik Sigortası’nda ve kasko poliçelerinde %70’e varan indirimleri ilgimi çekti. Blogda yazmak üzere biraz inceledim ve sadece kampanya olarak değil, tüm hizmetlerinin gayet memmuniyet verici olduğunu gördüm.
Bu arada piyasaya hızlı giriş dedim ama Generali 1831 yılında İtalya’da kurulmuş ve aslında 150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyormuş. Adını elbette duymuştum ama ancak bugün yazabiliyorum.
Zorunlu Trafik Sigortası’nda %70’e varan indirimleri dışında Prestijli Kasko’larını da çok beğendim. Sigorta sektöründe bir ilk olarak, herhangi bir kaza anında sunduğu yol yardım hizmeti ile lastiğiniz patladığında ücretsiz lastik değişimi veya aracınızın yakıtı bittiğinde   Yapılan kaza sonrası acil bir noktaya yetişmeniz gerektiğinde yol yardım hizmetleri ile taksi ücretinizi dahi karşılıyorlar. Aracınız tamir edilirken 5 gün süreyle, size özel bir araç bile veriyorlar. Bence bu özel danışmanlık ve 7/24 destek hizmetleri şehir hayatının olası zorluklarını da hafifletiyor.
Bir de Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünleri var. Mini Kasko, 1 çarpışma hasarını 2 bin TL’ye kadar kapsayan düşük fiyat kategorisindeki bir ürünmüş. Daha yüksek bir sigorta teminatı tercih edenler için bu tutar, Mini Kasko Ekstra ürünü ile 2 çarpışma hasarı ve toplamda 50 bin TL’ye kadar çıkabiliyormuş. Tüm bu hizmetler için ayrı ayrı teklif alıp, satınalım yapabiliyor olmak ise harika. Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünlerinin fiyatları sabit. Zorunlu Trafik Sigortası içinse teklifler size ve arabanıza özel yapıldığı için indirimler kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu yüzden teklif alırken yaşınız, arabanızın yakıt türü gibi etmenler de önemli oluyor. Siz artık sitesinden aracınıza en uygun sigortayı detaylarıyla incelersiniz.

Generalinin 7/24 Özel Sigorta Danışmanlığı hattı 0850 555 55 55’ten veya generali.com.tr den 1 dakikada teklif alabilirsiniz. Bu arada Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alırsanız size kişisel sigorta danışmanı atıyorlar. Bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor. Böylece müşteriler sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor ve telefonda uzun uzun beklemeden işlerini kolayca halledebiliyor.
Eh daha ne olsun:)
1 dakikada teklif alıp indirim kazanmak isterseniz, 31 Mart’a kadar generali.com.tr yi ziyaret edin derim.
1 Dakikada Teklif Almak için Tıklayın.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

22 Mart 2014

8) Tutkulu Notalar - Olivia Cunning // Kitap Yorumu




Kitabın Adı : Tutkulu Notalar
Kitabın Orjinal Adı : Backstage Pass
Yazarı : Olivia Cunning
Türü : Erotic - Romans
Sayfa Sayısı : 431
Seri Adı : Sinners On Tour 
Yayınevi : Ephesus Yayınları





BEŞ ÇEKİCİ ADAM, BİR SEKSİ KADIN VE ATEŞLİ BİR ROMANTİZM.
Müzik hiç bu kadar ateşli olmamıştı!

Sahnelerin en seksi metal grubunun baş gitaristi Brian Sinclair, yaratıcılık kıvılcımını kaybettiğinde, bastırılmış dehasını ortaya çıkarabilmek için grubunu tutku dolu gecelere sürükleyecekti.

Tutkulu notaları ortaya çıkaran kadın...

Seksi psikolog Myrna Evans "Günahkârlar" ile birlikte tura çıktığında, gruptaki herkes onu baştan çıkarmaya çalışır ama Myrnanın elde etmek istediği tek adam Briandır...

İki aşığın çılgın ve dizginlenemez tutkuları, onları yepyeni bir boyuta taşırken kendilerini sınırsız arzu ve günahlarla dolu bir turnede bulacaklardı...
Ve artık siz de bu ritmin esiri olacaksınız !
Günahkarlar adında Rock grubunun, seks üzerine profesörlük yapmış Myrna ile tanışmasıyla başlıyor bu kapağı bile şehvetli kitap. Günahkarların her bir üyesi işinde iyi ama birisi var ki Myrna'nın asıl konuşmak istediği kişi yani Brain, hepsinden iyi. İşinde, gitarında 'Üstad' diye tabir edilen bir adam.Grubu tanımamız gerekirse; Sed solist, Brian gitarist(bizim bu kitap için karakterimiz), Erik bateri, tabi Trey ve Jace de var.Bu kitapta Brain ele alınmış olsa da serinin devamı için hazırlık olsa gerek diğer karakterlere de ufak ufak değinilmiş...Myrna; iş çevresinde ve normal yaşantısında sıkıcı iş kıyafetleri ile tam bir hoca gibi görünmesine rağmen, aslında arzularını kullanmak isteyen, eşi ile özel yaşantısında kendisini sınırlandırmak istemeyen bir kadın. Fakat tam da bu nedenden eşi tarafından 'fahişe' diye nitelendirildiğinden ve alkol yüzünden iş yaşantısında da kendisine zarar veren eşinden ayrılmış ve ondan kaçmış bir kadın. İş için gittiği bir seminerde otelde, Günahkarlar'la tanışır. Zaten gruba,özellikle Brain'e, hayrandır.Grubun adından da çıkacağı gibi, ahlaki değerlere karşı pek bilgisi olmayan ve bundan da hiç rahatsızlık duymayan müzik grubunun hayatlarının aşklarını bulmasını okuyacaksınız bu seride. Zaman zaman okumakta zorlandığım bir kitaptı.. Konu bağlamadığından vs değil. Sanki gerçek yaşamdan kopuyordu yazar. Ya da ben denk gelmemiş veya duymamıştım yaşamımda kitaptaki bazı noktaları.Kurgusal anlamda sevdim kitabı. Turneye çıkan bir Hard Rock grubu. Sahnede fırtına gibi esen, gözlerine siyah kalemler çeken, sporcu, dövmeli, küpeli adamlar...Ama aslında serinin diğer kitaplarını da okumuş olmamın güvencesiyle söylemeliyim ki. Her birisinin kalbi naif, yumuşak ve kırılgan. Güçlü görünen Sed'in de duygusallığını diğerlerine nazaran daha dolu, daha dışa dönük yaşayan Brain'inde... Bu sebeptendir ki Myrna ile tanıştıkları gece bile ayrıldığı sevgilisini unutma çabasından dolayı, içmektedir.Kitapta okuyacağınız bir yer var ki ben 'YOK ARTIK!' dedim, Brain'e çok kızdım. Hatta daha kabasını daha fazlasını. İnsan hayatımın kadını dediğini... (Neyse, siz okuyun da bir anlamı olsun.) Kitabın içine girip okursanız beğeneceğinize eminim ama dışarıdan ve ayıptır, yanlıştır diye bakarak okursanız sever misiniz bilmem.



21 Mart 2014

Hz. Süleyman ile Belkıs'ın Hikayesi

Hüt Hüt’ün küçücük vücudunu görünce, Belkıs’ın kalben Hz. Süleyman’dan gelen haberi ulu bulması.Allah, Belkıs’a, yüzlerce erkeğin aklını vermiş. Hüt Hüt kuşu, Süleyman’dan birkaç satırdan ibaret bir mektup getirdi. Belkıs okudu. Nükteleri hor görmedi. Gözü hüthüdü gördü, gönlü onun Anka olduğunu anladı. Duygusu onu bir köpekten ibared gördü, gönlüyse bir derya. (Mesnevi 2.cilt, 1560)
Matta İncilinde (12/42) “Güneyin Kraliçesi” olarak bahsedilen, Saba Melikesi, İslam kültüründe Belkıs olarak bilinir. Bazı kaynaklarda ise, Lilith, Nikola olarak da geçer. Arapça Sebe, Saba, İbranice seba olarak bilinir. Güneşe tapmaktadır. Ancak Hz. Süleyman tarafından Alemlerin Rabbine inanması için hüt hüt ile haber yollanmaktadır.
Hüt Hüt kuşları
Hz. Süleyman kutsal kitap Kuran-ı Kerim ayetlerinde çok sık tekrar edilen, Allah katında kendisine ilim ve kudret verilen salihlerden, amacına ulaşabilmesi için yol verilen, sebep kılınanlardan biridir. Hz. Süleyman’a tüm hayvanlarla konuşabilme, cinni ve peri gibi bir takım varlıklarla da iletişim kurma, yönetme ve yönlendirme yetkisi verilmişti.
Hz. Süleyman gönül gözüyle, can gözüyle gördü de, bu yüzden bütün kuşların dillerini bildi (Divan-ı Kebir III, 1281)
Hz. Mevlana “Aynı dili konuşma, hısımlık ve bağlılıktır. (Mesnevi cilt1 1030)” buyurmuştur. Hz. Süleyman tüm canlılarla ve cansızlarla konuşabildiği için, evrenin ruhu kendisindeydi. Çünkü O, Can gözülye değil, gönül gözüyle görmekteydi. Can ve gönül gözü ile görebilmek, Alemlerin Rabbi ile irtibat kurma ve kudretini alabilmedir. Hz. Süleyman Can hısmındandır. Can da tüm yaratılmışların hamurunda bulunan yaşam enerjisidir. Hz. Süleyman cana sahip bir bedenli değil, bedende görünen bir Candır. Bu yüzden de can taşıyan canlı ya da cansız diye yorumlanan her zerre ile iletişim kurabilme kudretine sahiptir.
Hz.Mevlana, Hüt Hüt kuşu, Belkıs ve Hz. Süleyman’ı sıkça tekrarlamıştır hem Divan Kebirde, hem de Mesnevi’de. Ancak ele alışı, tamamen bilgi kudretinin bir mülk olduğu ile ilgilidir. Çünkü Hz. Süleyman’ın mülkü bilgidir, bilgi olmazsa, tüm kainat bir cesettir. Cesede dirilik veren Can’dır. Ve Can da bilgidir. Tüm zerreler Can ile beslenir. Ve Can da Hz. Süleyman da açığa çıkmıştır. Mevlana Mesnevi 2.Cilt 3700′de “tüm hayvanlar arasındaki düşmanlığı da ortadan kaldırmış, hatta tüm kuşlar arasında bir birlik kurabilmiş kudrette ve bilgidedir” denmiştir.
Tane arayana tane tuzaktır, ancak Süleyman arayan, hem Süleyman’ı bulur, hem taneyi elde eder. (Mesnevi 2.cilt 3705)
Hüt Hüt ile Belkıs
Tane olarak bahsedilen eşya, kıymetli değerler, dünya maddesini arayanlar için, tuzaklar mevcuttur, yani manevi duygular olan, hırs, şehvet, caydırıcı ve azdırıcı tüm etkiler. Ancak Can arayanlar yani diriliği arayanlar, Süleyman’ı arayanlar olarak bahsediyor Hz. Mevlana, hem Can’ı bulur hem de taneyi. Yani Allah’ın kudretinden olan maneviyata yönelen, hem buna kavuşur, hem de aradığı dünya nimetlerinin de aracılığını layıkıyla kullanabilir. Hz. Süleyman’ın değerini ve manasını tamamen açıklayan bu sözü ile Hz. Mevlana, her zerrede titreşen tanrısal enerjinin Hz. Süleyman’ın manasal ifadesi olarak açıklamaktadır.
Belkıs, Sebe Melikesi’dir ve Yemen’dedir. Ancak henüz onların varlığı, modern teknoloji ve bilimsel bulgular ile tam olarak ispatlanamamıştır. Sebe suresinde 22-47 ayetlerinde konusu geçer. Hüt Hüt, Süleyman’ın yanına varır ve Sebe Halkı’nın ve Melikesi Belkıs’ın inanılmaz bir maddi servete ve imkana sahip olduğunu, ancak Alemlerin Rabbine değil de, güneşe taptığını anlatır. Çünkü şeytan gözlerini öyle bir bürümüş ve kandırmıştır ki, doğru yoldan ayırmış ve hidayete erdirmesini engellemiş, bu yüzden Allah tanımaz hale getirmiştir. Ve Hüt Hüt önemle şunu belirtir, her şeyi bilen bilgi ve kudrete sahip Can sahibi Süleyman’a; “senin bilmediğin bir şeyi öğrendim.”
Burada çok ilginç bir ayrım ortaya çıkmaktadır. Can ve bilgi ile kudretlendirilmiş Hz. Süleyman’ın bilemediği ve haberdar olamadığı bir durum, ancak ve ancak onun ulaşamayacağı kadar uzak ya da farklı bir ırk olan nefsani güçlerin egemenliği olmalıdır. Bir çok kaynakta geçen, Lilith kavramı, Hz. Adem ile aynı zamanda yaratılan bir dişidir ve eşitsizliği kabul etmeyerek, Tanrının yasak ismini kullanıp göğe yükselir, şeytan ile işbirliğine girer. Ve şeytani güçlerle kudret sağlar. Burada bu bağlantıyı yapmak mümkündür. Hz. Süleyman Can kavramının sahibi ve bilgi ile donatılmış kudretlendirilmiştir. Haberinin olmaması bahsi ise Belkıs’ın o sırada şeytan ile ateşten ve farklı bir titreşime sahip bir alemde bulunmasından dolayı olabilir ihtimali çok yüksektir. Çünkü güneşe tapmakta olduğu da önemle vurgulanmıştır. Güneş ve ateş aynı manaya gelmektedir.
Hem Mesnevi’de, hem Sebe suresinde geçen konuya kısaca değinelim.
Hz. Mevlana Türbesi
Hz. Süleyman Belkıs’ın elçilerini, getirdikleri hediyelerle beraber Belkıs’a gondermesi ve Belkıs’ı güneşe tapmakdan vazgeçirip Allaha inanmaya davet etmesi. Süleyman Peygamber, o elçilere dedi ki:  ”Ey utanan elçiler, geri dönün, altın sizin olsun, bana gönül getirin, gönül. (Mesnevi 610 cilt 4)
“Elçiler hediyelerle gelince Süleyman şöyle dedi “siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz. Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz” (27/36)
Hz. Süleyman gönül ile bahsettiği vicdan kanalı ile Alemlerin Rabbine ulaşma yoludur. Çünkü bedenli bir insan ancak gönül yolu ile Rabbi ile iletişim kurabilir ve kudretine zerk olabilir. Bu yüzden Hz. Süleyman mal derdinde değil, gönül derdindedir. Çünkü gönül Candır.
Hz.Süleyman, Belkıs’ın tahtının getirmesini buyurur. En kısa zamanda kimin getireceğini sorar. Cinlerden bir ifrit; “sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm”(27/38)
Ancak kendisine kitaptan ilmi olan ise Seyit ise “sen gözünü açıp kapayana kadar getiririm” (27/39) der. 
Birden yanında beliren tahtı görünce şükreden Hz. Süleyman, tahtın Belkıs’ın bilemeyeceği bir hale dönüştürülmesini buyurur. Ateşe tapan ve şeytani enerjilerden olan Belkıs’ın maddeye gömülmüş inkarcı düşünce tarzının değişikliğe uğraması ve tamamen nurla kaplı bir hale getirilmiş şeffaf tahtını tanıyabilmesi mümkün olabilecek midir?
Düşünce Hüt Hüt’lerinden mademki onun nişanı, izi belirtisi göründü, artık Süleyman’ın mülkü benimdir (Divan-ı Kebir c III. 1281)
Belkıs’ın sınandığı billur döşenmiş saray bize de göründü. Allah aşkı Süleyman’ın yüzüğü gibidir. Nerede Süleyman’ın geliri, nerede karıncanın kazancı. (Divan-ı Kebir II, 882
Mesnevi ve Divan-ı Kebirde “Hüt Hüt” olarak bahsedilen zihni düşüncelerdir. Hz. Süleyman zihinleri okuyabilen, tüm düşünce formlarını algılayabilen, telepatik güçlere sahip, tayini mekan yapabilen bir Peygamberdir. Hz. Mevlana, aynı hısımdan olduğunu vurgulamakta, Süleyman’ın mülkü ile kendi mülkünün aynı olduğunu hatta “benimdir” ifadesini kullanmaktadır. Aynı cinsten yani Candan olduklarını belirtmektedir.
Belkıs, dönüştürülen tahtını görünce ona sorulur: “senin tahtın böyle midir”. O da: “sanki o” kelimesini kullanır. (27/42)
Hz. Mevlana Türbesi
Hz. Mevlana Türbesi
Sanki o kelimesi özellikle üstüne basa basa vurgulanmıştır. ‘Sanki o’. Tayini mekanda değişime uğramış olma ihtimali yüksek olduğu gibi, ateşten ve saf maddeden olan eski tahtı, artık su gibi seffaf, saf nurdan bir hale dönüştürülmüştü. En son da Belkıs’ın bu dönüşümden etkilenerek Alemlerin Rabbine teslim olması ifade edilir. (27/44)
‘Sanki o’ ile özellikle vurgulanmak isteneni Hz. Mevlana şu şekilde açıklamıştır: Düşünce elbiselerinden soyun, onları üstünden at. Çünkü güneş ve ay, çıplakları kucaklar. (Divan-ı Kebir IV, 2073) ‘Sanki o’ kelimesinde hala düşünce kirliliği vardır, Belkıs gözüyle gördüğünde bu kelimeyi kullanır, ancak gönül gözüyle görmeye başladığında ise, tam bir iman ile Allah’ın varlığını kabul eder.
Yemen’de halen ismi geçen Sebe bölgesi, Sebe Melikesi ile bağlantısı çok kuvvetlidir. Sebe Suresi ve Sebe Melikesi de bağlantılıdır. Çünkü Belkıs Sebe Melikesi’dir ve Konik tarzda yedili sistemin en üstünde bulunan Alemlerin Rabbinin yansıması olan, en alt bölümde bulunan çemberin çeperinde bulunur. Yedili sistemin en dış çeperidir. Piramidin tabanıdır. Hz. Süleyman ise Alemlerin Rabbi ile, gönül vasıtası ile irtibat kurabilen ve en dış çeperde bulunan Sebe Melikesi’ni çeperin içine yani çemberin içine dahil edebilmiştir. Çünkü İblis ve caydırıcı güçler, bu çemberin çeperinin dışında bulunmaktadır. Sebe Melikesi de burada yer alıyordu. Çeperin içine çekildiğinde Yedili sisteme dahil olmuştur. Bu yüzden özellikle Sebe Suresinde bahsedilmekte, Sebe Melikesi olarak adlandırılmaktadır. Hz. Mevlana’nın Batını yönünü ele alırsak, o ancak kendi cinsinden olanlardan Hz. Süleyman’dan üstüne basa basa bahsetmiştir.
(Yazıda belirtilen örneğin 27/38 olarak verilen rakalamlar Kur’an-ı Kerim’de Sure/Ayet numaralarıdır.)

Alıntıdır.
(Belkıs'ın babası cin, annesi insandır.)

16 Mart 2014

Kahramanmaraş'ta Çekilen Dizi // Yedi Güzel Adam

Kahramanmaraş'ta devam eden bir dizi çekimi var. Sizlere bundan çok önce bahsetmiştim. Ama şimdi ise daha detaylı ele alacağım. Dizinin konusu aşağıdaki gibi.

Türk Edebiyatı’nda çok önemli bir yere sahip olan ve yakın tarihte edebiyatımızda iz bırakan Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Akif İnan ve Sezai Karakoç “Yedi Güzel Adam-Kara Lise” hikâyesinde yer alan isimlerdir.
Lise sıralarında edebiyata gönül veren; ortak duygu ve düşüncelerle yola çıkan Yedi Güzel Adam, genç nesle kimlikleri ve duruşları açısından ciddi örnek teşkil eder.
Yedi Güzel Adam’ın edebi kimliklerinin ve hayata karşı duruşlarının işleneceği hikâyede; her birinin kendi yaşam yolculuğu içinde verdiği sınavları, acıları, sevinçleri ve başarıları üzerinde durulacaktır.
1950’li yıllarda öğrencisi olduğu Kara Lise’ye, 1970’li yıllarda öğretmen olarak dönen Erdem Bayazıt, Kara Lise’deki öğrencilerinin hayatlarında zamanla çok önemli bir yer tutar.
Edebiyat öğretmeni olan Erdem, 1970’lerde artık kitapları yayımlanmış, kendi edebi kimliğini iyiden iyiye bulmuş, sevilen bir edebiyatçıdır.
Hikaye; dönemin önemli şairleri arasında yer alan Erdem Bayazıt’ın, Kara Lise’de öğrenciyken başlayan edebi yolculuğundan, öğretmen olarak Kara Lise’ye döndüğü zaman dilimine uzanan dönemi kapsar.
Yedi Güzel Adam hikayesinde mekân; Kara Lise ve Maraş’tan başlayıp İstanbul ve Ankara’ya, hatta Afganistan’a kadar uzanır. 1950’li yıllarda, lise sıralarında tanışmış ve kader arkadaşı olmuş Yedi Güzel Adam’ın hikayesinde amaç; öncelikli olarak, genç nesle bu değerlerimizi tanıtmaktır.
Yedi Güzel Adam’ın edebi kimlikleri, kişilikleri ve inançlarının işleneceği hikâye; yeni nesle rol model olacak bir karakteristiği kapsar.
Gençlerin hayalleri, inançları, etkileşimleri ve özel duygularının edebiyat aracılığıyla paylaşıldığı Kara Lise sıralarından, hayatın içine uzanan hikâye; Erdem Bayazıt’ın gözünden aktarılır.

Oyuncular
Ay sonunda TRT’de yayınlanmaya başlayacak olan dizide; Uraz Kaygılaroğlu (Erdem Beyazıt), Baran Akbulut (Cahit Zarifoğlu) Mertcan Sevimli (Rasim Özdenören), Kemal Uçar (Nuri Pakdil) Çağdaş Tekin (Ali Kutlay) Yiğit Çakır (Akif İnan) ve Orhan Kanalp (Alaaddin Özdenören) oyuncular rol alıyor. 

Kısa Tanıtım Filmleri









KPSS öğrencisiyim. Okuyorum kitap elbette onu bile girip paylaşamıyorum. Affedin.